10 Ekim 2017 Salı

Yargıtay: Sarhoşken rıza yoktur

Ceza Genel Kurulu ikram ettiği votkadan sarhoş olan kadınla cinsel ilişkiye girdiği için 18 yıl hapis cezasına çarptırılan taksiciye, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nca yapılan “Beraat etsin” itirazını reddetti. Alkol ikramının cinsel ilişkiye rıza sonucunu doğurmayacağı belirtilen mahkeme kararı ve gelişmelerin detayı şöyle: 

 VOTKA ALDI İKRAM ETTİ 
Dava dosyasına göre, taksi şoförü O.İ.I., 23 Şubat 2016’da saat 19.00 sıralarında mağdure S.Ü.’yü evine bırakmak için taksisine aldı. Etimesgut civarında bir büfeden enerji içeceği ve votka alan şoför, alkollü içkiden mağdureye de ikram edip muhabbet etti. Alkolün etkisiyle kendinden geçen mağdure ile cinsel ilişkiye giren şoföre Ankara Batı Cumhuriyet Başsavcılığı’nca dava açıldı.

Sanık mahkemedeki ifadesinde, cinsel birleşmenin mağdurun rızasıyla gerçekleştiğini savunarak suçlamayı reddetti. Mağdure ise mahkemede cinsel birleşmenin rızasına dayalı olmadığını, bir süre sonra kendisine geldiğinde sanığın üzerinde yattığını fark etmesi üzerine elleri ve ayaklarıyla vurarak sanığı kendisinden uzaklaştırmaya çalıştığını, bu aşamada araçtan aşağı inerek, bir arkadaşından telefonla yardım istediğini anlattı.

MAHKEMEDEN 18 YIL HAPİS
Ankara Batı 3. Ağır Ceza Mahkemesi, mağdurenin kendi rızası ile sanığın teklif ettiği alkollü içeceği içtiği, ancak bu durumun mağdurenin sanık ile cinsel ilişkiye girme konusunda da isteği olduğu sonucunu doğurmadığı belirtildi. Kararda, mağdurenin ilişkiye girdikten sonra ancak kendine geldiği ve bağırıp çağırmaya başladığı yönündeki ifadesi dikkate alındığında, alkollü içeceğin etkisiyle aşırı derecede sarhoş olan ve kendisini savunamayacak durumda olan mağdurenin bu halinden istifade eden sanığın cinsel ilişkiye girdiğinin kabulü gerektiği belirtildi. Sanığa, nitelikli cinsel saldırı suçunu düzenleyen TCK’nın 102/2. maddesi gereği 12 yıl hapis cezası verildi. Suçu kendisini savunamayacak durumda olan mağdureye karşı işlediğinden cezası TCK’nın 103/3-a maddesi uyarınca yarı oranında artırılıp 18 yıla çıkarıldı ve cezanın ertelenmemesine hükmedildi.

MURAT ALTINDERE

SAVCILIĞIN BERAAT İTİRAZINA RET
Temyizde, Yargıtay 14. Ceza Dairesi, mağdurenin sanığa karşı koyup bağırmaya başladığı, çevreden yardım isteyip araçtan inmeye çalıştığı, sanığın kendisini araçtan indirmesiyle de arkadaşını arayarak durumu haber vermesi karşısında, ceza artırımı yönünden kararın bozulmasına karar verdi. Daire, mahkemenin “Rıza dışında cinsel saldırı” suçundan kurulan hükmünü ise yerinde buldu. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise sanığın suçu cebir ve tehditle işlediğini gösteren her türlü şüpheden uzak ve kesin nitelikte delil bulunmadığı, ceza hukukunun temel kurallarından biri olan şüpheden sanık yararlanır ilkesi uyarınca beraat kararı verilmesi için karara itiraz etti. Başsavcılığın itirazı üzerine dosya geçen salı günü YCGK’da görüşüldü. Kurul, Başsavcılığın itirazını reddetti.

BUNDAN SONRA NE OLACAK?
Sanık taksi şoförünün rızası dışında mağdure ile cinsel ilişkiye girdiği yönündeki yerel mahkeme kararı YCGK’ca da onanarak kesinleşmiş oldu. Ancak, ceza artırımı yönünden bozulan karar uyarınca dava, Ankara Batı 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yeniden görülecek. Mahkeme bozmaya uyarsa cinsel saldırı cezası 12 yıla inecek. Yerel mahkeme 18 yıl hapis cezasında direnirse, dosya yeniden YCGK’ya gelecek.

3 Ekim 2017 Salı

Son dakika MTV zammı açıklaması: Yanlış anlaşıldı

Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek MTV zammıyla ilgili açıklamada bulundu. Şimşek "Yanlış anlaşıldı, %40 MTV zammı 2018'de yeni alınacak sıfır arabalar için geçerli" dedi. 

Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek katıldığı programda MTV zammıyla ilgili açıklamada bulundu. Şimşek şöyle konuştu:

"MTV konusunda yanlış bilinen bir şey var. MTV, tamamen 2018'in başından itibaren alınacak sıfır araçlardan alınacak. Şu an aracı olanlar, normal şartlardaki artışlarla vergisini ödeyecek. Ticari taşıtları ilgilendirmiyor.

2018 yılında satın alınacak ikinci araçlarda MTV zammı söz konusu değil. Mevcut 21 milyon araç yüzde 40 vergiden etkilenmeyecek."


MURAT ALTINDERE


Şimşek, MTV zammının bugün Bakanlar Kurulu'nda konuşulacağını söyledi. 

26 Eylül 2017 Salı

Duruşmaya geç kalan avukat, meslektaşına isyan etti



Olayı “mesleğimden utanır hale geldim” diyerek sosyal medya üzerinden duyuran avukat Hibe Gökalp’in paylaşımı meslektaşlarını ikiye böldü; bazı avukatlar “Bu meslek artık yapılamaz hale geldi maalesef” - “Pek çok yerde var bunlardan” diyerek tepki gösterse de bazı avukatlarda “Hayatta kimseyi beklemem” - “5 dakikadan fazla beklemem” şeklinde yorumlarda bulundu.murat altındere

İşte o paylaşım; 

'Duruşmalarda karşı taraf vekilini (davacı ya da davalı sıfatına bakmaksızın) saati, sırası gelmiş olan tarafı olduğum dosyalarda meslektaşımı beklerim. Trafiğe takılmış olabilir, bir aksilik yaşamış olabilir. Bununla yetinmem, varsa dosyadan yoksa kendi ofisimi olmadı baroyu arayarak karşı taraf vekili meslektaşımın ofis, cep telefonu numarasını temin etmeye çalışır, kendisine ulaşınca da duruşma salonu önünde beklediğimi, merak etmemesini iletirim... Hele ki şehir dışından ya da civar ilçelerden geliyorsa bu hassasiyetim daha da fazla olur... Bugün bir önceki dosyam uzandığından 3 dakika geciktiğim, haber verdiğim halde davacı vekili olduğum dosyayı aldıran ve üstüne yetmezcesine oturup kahve, sigara içebilen meslektaşlarım sayesinde mesleğimden utanır hale geldim. İsminin önündeki etiketten önce İnsan olmak lazım.'

"Avukat-Hakim-Savcı Tüm Hukukçular Omuz Omuza!" facebook grubunda günün tartışma konusu olan paylaşıma ilişkin hukukçuların yaptığı yorumlar ise şöyle;

- Her meslektaş grubunda sürekli ismini vererek acımasızca eleştir. Kendisi utanmasa bile meslektaşların tepkilerini göstererek gereğini yapar.

- Meslek etiği, saygı, iyiniyet vs. bunlar çok önemli değil. Önemli olan karşı taraf geç kaldığında dosyayı aldırmak maalesef

- O iyiymiş yine, bana meslektaş duruşmaya gecikeceğim dedi, onun ilçesindeki bir duruşma. UYAP daha verimli değil o dönemlerde. Dedim ki siz mazeret verin ben ona göre geleyim.
Yine de dayanamadım duruşmaya gittim ama 15 dk. geç kaldım. Beni arayan ve mazeret sunacağını beyan eden meslektaşın mazeret sunmaması ve mahkemeye haber vermemesi yüzünden dosya düşmüştü.
Ha, ne oldu?
yeniledik hemen, 1 ay ekstraya mal oldu.
Yani canınızı sıkmayın sayın meslektaşım. Pek çok yerde var bunlardan.

- Benim de bir nüfus dosyasında saat 13.30 a kadar beklenilmesi talepli davacı vekilinin yarım gün mazeretini saat 17 civarında düşürmeyelim tam gün mazeretli sayalım diyerek duruşma günü verdiğim dosyada avukatın kaleme gelerek "nasıl dosyamı düşürmezsiniz "diyerek bağırıp çağırdığı gün mazeretlere olan güvenim yıkılmıştı

- Müvekkili ile; "Öğlene kadar vekalet ücretini getirdin, getirdin. Yoksa düşürürüm dosyayı" minvalli bir görüşmesi olduysa demek.

- Stajyerken yanında staj yaptığım avukatın bir başka mahkemede duruşmasının devam ettiğini söyleyip beklemesini istirham ettiğim avukat önce evet deyip sonra dosyayı aldırarak duruşmayı yaptırdıktan sonra yanında staj yaptığım avukata utanmadan ve yüzüme karşı "bekleyecektim ama hakim ısrarla beklemedi" diyecek kadar yüzsüzlük yapmıştı. Sizinki en azından bu kadar yüzsüzlük yapmamış.

- Ben önce avukatım diyen meslektaşlar gördüm, insanlıktan bi haber!!!! Bu meslek artık yapılamaz hale geldi maalesef bu tarz yaratıklar yüzünden!!!

- Hayatta kimseyi beklemem. Beklememenin de insanlıkla alakası yok. Azıcık kendine, zamanına ve müvekkilinin haklarına saygısı olan kimse de beklemez. Olağanüstü durumlarda nasıl işlem yapılacağı zaten kanunda belirtilmiş. Kaldı ki müvekkilin, vekilin dosyayı düşürme imkanı olup da düşürmediğini öğrendiği ve ispatlayabildiği zaman basar sana şikayeti. Zira avukat müvekkiline bilgi verip onun talimatları doğrultusunda hareket etmek ile görevlidir. Kendi kendine müvekkili adına dava açamaz, karşı taraf için fayda sağlayacak işlem yapamaz vs. vs. Yapan çok üstün de yapmayan insan bile değil demek çok üstün insanlara zaten yakışmaz.

- Benim de önceki duruşmalarda selamımı bile almayan bir meslektaşımın müvekkillerine trafikte sıkıştığını bekletmelerini söylediğini mübaşirden duymam üzerine 60 dk. beklediğim (yürüse 10 dk. ofisinden adliye) başka bir duruşmama yetişmek zorunda olduğumdan dosyamın artık alınmasını istediğim, duruşma görülürken kendisinin içeri girip bir hışımla bana çemkirmesi ve beklediğim için bana değil hakime teşekkür etmesi üzerine bitmiştir iyi niyetim. Tarafımı aramazsa ya da bekletme mazereti koymazsa hayatta beklemem.

- Aynen tarafıma haber vermezse veya bekletme sunmamışsa hayatta 5 dakikadan fazla beklemem.

murat altındere

18 Eylül 2017 Pazartesi

HSK Kurul Başmüfettişliği ve Müfettiş atamaları yapıldı


MURAT ALTINDERE

HÂKİMLER VE SAVCILAR KURULU GENEL KURULU'NUN 18-09-2017 TARİH VE 708 SAYILI KARARI İLE
KURUL BAŞMÜFETTİŞİ VE KURUL MÜFETTİŞİ OLARAK ATANANLARA İLİŞKİN LİSTE
S.NSicil NoAdı SoyadıGÖREV YERİ VE ÜNVANIATANDIĞI GÖREV
142942MUSTAFA DAĞCIADALET BAKANLIĞIADALET MÜFETTİŞİKURUL BAŞMÜFETTİŞİ
236465ORHAN GÜLDİKERİSTANBULCUMHURİYET SAVCISIKURUL MÜFETTİŞİ
3120862AHMET ARDIÇADALET BAKANLIĞI CEZA İŞLERİ GENEL
MÜDÜRLÜĞÜ
TETKİK HÂKİMİKURUL MÜFETTİŞİ
4137412NECİP ÖZALKANANKARACUMHURİYET SAVCISIKURUL MÜFETTİŞİ
5139111YAVUZ AYANSİVASCUMHURİYET SAVCISIKURUL MÜFETTİŞİ
6139661İHSAN SEYHANİSTANBUL ANADOLUCUMHURİYET SAVCISIKURUL MÜFETTİŞİ
7153276SELÇUK KARACAOĞLUOSMANİYEHÂKİMKURUL MÜFETTİŞİ


14 Eylül 2017 Perşembe

Avukatlar Hukuk Yazılımını Tercih Ederken Nelere Dikkat Etmeli?



Hukuk Yazılımları ile Zamanınızı Daha Verimli Kullanın!
Teknolojinin gelişmesiyle bir çok sektörde olduğu gibi hukuk sektöründe de Ofis Yönetim Yazılımları ve Dava Takip Yazılımları önemli bir yer kaplamaya başlamıştır.
Peki Avukat, kullanacağı yazılımı seçerken nelere dikkat etmelidir? Ofis Yönetimini ve İş takibini kolaylaştıracak bir yazılım hangi özellikleri barındırmalıdır.
  • Basit Kullanımlı ve Kolay Anlaşılabilir Olmalıdır.
    Şüphesiz ki avukatlar için yazılımın en önemli özelliği kolay kullanılabilir olması, zaman tasarrufu sağlaması ve az özellikle birden fazla iş çözümünü sunabilmesidir. Karmaşık ve çok fazla bilginin girilmesi zorunlu tutulan dosya ekranları, avukatların zamanını almakta ve dosya bilgileri girilirken hatalara yol açmaktadır. Avukatın kullanacağı yazılımdaki dosya ekranlarında Avukatın ihtiyaç duyduğu önemli bilgilerin girilebilir olması, hem zaman tasarrufu hem de kolay kullanım sağlamaktadır.
  • Mobil Versiyon ve Web Tabanlı Yazılım Özelliği ile Her Yerden Erişilebilir Olmalıdır.
    Avukatların zamanının çoğu adliyede geçerken, internet erişiminin olduğu her yerden kullanabilmesi telefon veya tablet ile erişim sağlayabilmesi, gelişmiş takvim özelliği ile süreli işlerini takip edebilmesi, dava takip sistemi barındıran yazılım ile dava dosyaları ile ilgili tüm bilgilere ulaşabilmesi; hukuk yazılımının avukata sağlaması gereken kolaylıkların başında gelmektedir. 
    Akıllı telefonlar ve tabletler günlük hayatımızda büyük yer kaplamakla birlikte, profesyonel hayatta da işlerinizi kolaylaştıran tüm yazılımlar mobil uygulamalara oldukça önem vermektedir. Hukuk sektörüne iş yönetimi alanında çözüm sunan mevcut yazılımlarda gördüğümüz başlıca sorunlarından biri de mobil uygulamalarının bulunmaması ve her yerden erişebilme imkanını sağlamamasıdır. 
    Bu nedenle Avukatlar, hukuk yazılımını tercih ederken yazılımın gelişmiş bir mobil uygulama sunup sunmadığını da göz önünde bulundurmalıdırlar.
  • Süreli İş, Görev ve Duruşma Takibini Kolaylaştırmalı, Avukatın Hata Payını En Aza İndirgeyen Takvim Modülü Barındırmalıdır.
    Gelişmiş Takvim Modülü, süreli iş takibinin büyük önem taşıdığı hukuk sektöründe iş yönetimi çözümü sunan hukuk yazılımının olmazsa olmazıdır. Örnek vermek gerekirse, 10 kişilik bir avukat kadrosu bulunan hukuk ofislerinde, her bir avukat ayrı ayrı ajanda ya da takvimde kendi süreli iş ya da duruşma takibini yapabilmekte iken, diğer avukatlar tarafından bu ajanda ya da takvime erişilememesi karışıklık ve hataya yol açmaktadır. Bu nedenle, iş takibi ve hata payını en aza indirgemek için gelişmiş ve hukuk dosya takibi ile bağlantılı bir takvim modülü ile bu sorunlar kolaylıkla çözülebilmektedir.
  • Avukat ve Personel Masraflarını Hukuk Ön Muhasebe Sistemi ile Takip Ederek Kayıpları Ortadan Kaldırabilmelidir.
    Hukuk bürosu yazılımının Avukatların Müvekkilleri için yapmış olduğu masrafların çokluğu ve hukuk ofisinde çalışmakta olan personellerin masraf hesaplarının yönetilmesi açısından da ihtiyaç duyulan bir ön muhasebe sistemini barındırmalıdır. Dosya takip sisteminin yanı sıra, ofis giderlerini, personel cari hesabını, müvekkil cari hesabını Hukuk Yazılımı ile takip ederek; harcamaların, masrafların gözden kaçmasını engelleyerek zararınızı ortadan kaldırabilirsiniz

13 Eylül 2017 Çarşamba

İŞE İADE DAVALARININ TESPİT DAVASI OLMASI - AKSİ ŞEKİLDE KARARIN YARGITAYCA BOZULMASI

MURAT ALTINDERE
İşe iade davasında amaçlanan işçinin iş güvencesinden faydalanmasının bir nebzede olsa sağlanabilmesidir. İşe iade davasında, işverence yapılan feshin geçersizliğine karar verilmesi halinde işçi, işe geri dönme imkânını ya da işverence işe iade kararına rağmen işe başlatılmaması nedeniyle tazminat ödemesi ile bunlarla birlikte boşta geçirdiği süreye ilişkin bir kısım ücret ödemesini elde edebilir. Ancak belirtmek gerekir ki işe iade davasının kazanılması mahkeme hükmünde geçen işe iade, ücret ve tazminat gibi tanınan hakların derhal kazanılmasını sağlamaz. İşe iade davası eda davası değil, bir tespit davası niteliğindedir. Bazı hallerde mahkemelerce de bu hususa aykırı karar verilebilmekte ve Yargıtay, bunu bozma sebebi yapmaktadır. Konunun daha iyi anlaşılabilmesi için dava türlerine ilişkin olarak kısa bir açıklama getirmek yerinde olacaktır.


 
EDA DAVASI VE TESPİT DAVASI NEDİR?
 
Davalar mahkemelerden istenen hukuki korumanın çeşidine göre üçe ayrılır; 1) eda davası, 2) tespit davası, 3) inşai davalar. Konumuz gereği tespit ve eda davalarını kısaca açıklarsak;
Eda davasında; davacı, davalının bir iş yapmaya, bir şey vermeye veya bir işi yapmamaya mahkum edilmesini ister.
 
Tespit davasında ise; bir hukuki ilişkinin var olup olmadığının tespitine ilişkin davalardır[1].
 
İşe iade davaları da Yargıtay tarafından tespit davası olarak kabul edilmektedir[2]
 
YEREL MAHKEMECE EDA NİTELİĞİNDE KARAR VERİLMESİ DURUMUNDA YARGITAY NE YÖNDE KARAR VERMEKTEDİR?
 
İşe iade davalarında, bazı hallerde yerel mahkemelerce işe iade talebinin kabulü yanında hatalı olarak boşta geçen süre ücreti ve işe başlatmama tazminatının da davalı taraftan tahsili şeklinde karar verilebilmektedir. Yargıtay bu halde kararı bozma yoluna gitmektedir.
 
Yargıtay 22. H.D.`nin konuya ilişkin olarak vermiş olduğu bir kararda; “Ancak, işe iade davası netice olarak bir tespit davası olup tespit davalarında yalnızca tespit hükmü verilir, eda hükmü verilemez. Somut olayda, mahkemece bu husus gözetilmeden bir belirleme yapıldıktan sonra ayrıca 4 aylık ücret tutarında işe başlatmama tazminatı ile boşta geçecek süre için 4 aylık ücret ve diğer hakların davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline de karar verilmesi hatalı olup bozma nedenidir. ” denilmiştir[3]
 
MURAT ALTINDERE
Belirtmek gerekir ki işe iade kararında hükmedilen işe iade, boşta geçen süre ücreti ve işe başlatmama tazminatına hak kazanılabilmesi için kararın ardından bir takım şekli şartların yerine getirilmesi gerekmekte olup, aksi takdirde işe iade davasının sonuçlarından yararlanmak mümkün olmaz[4]. 

6 Eylül 2017 Çarşamba

Şantaj Suçu

Şantaj suçu, tehdit suçunun özel bir görünüm biçimi olarak, Türk Ceza Kanunu hürriyete karşı suçlar başlığı altında 107 inci maddesinde düzenlenmiştir.

Madde 107 - (1) Hakkı olan veya yükümlü olduğu bir şeyi yapacağından veya yapmayacağından bahisle, bir kimseyi kanuna aykırı veya yükümlü olmadığı bir şeyi yapmaya veya yapmamaya ya da haksız çıkar sağlamaya zorlayan kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır. 

(2) (Ek fıkra: 29/06/2005-5377 S.K./14.mad) Kendisine veya başkasına yarar sağlamak maksadıyla bir kişinin şeref veya saygınlığına zarar verecek nitelikteki hususların açıklanacağı veya isnat edileceği tehdidinde bulunulması halinde de birinci fıkraya göre cezaya hükmolunur.

          Maddeye göre şantaj suçu, seçimlik hareketler sonucunda meydana gelen bir suç tipidir. Nitekim maddenin iki fıkrasında söz konusu hareketler açıklanmıştır. Bu kapsamda, maddenin ilk fıkrasında failin hak sahibi veya yükümlü olduğu şey ile ilgili şantaj suçu, ikinci fıkrasında ise şeref ve saygınlığa zarar verecek hususların açıklanacağı veya isnat edileceği tehditi ile şantaj suçu düzenlenmiştir.

          Maddenin ilk fıkrasında ki şantaj suçu, failin bizzat hak sahibi olduğu veya yükümlü olduğu bir hususu yapacağı yahut yapmayacağı doğrultusunda mağduru tehdit etmesi halinde meydana gelen suç tipidir. Söz konusu eylem üç şekilde karşımıza çıkmaktadır.

a) Mağduru Kanuna Aykırı Bir Şey Yapmaya Zorlama Suretiyle Şantaj Suçu, failin hak sahibi veya yükümlü olduğu bir eylemi yapacağı yahut yapmayacağı doğrultusunda, mağduru ''kanuna aykırı eylem'' yapmaya zorlama gayesi ile tehdidi halinde meydana gelmektedir.

b) Mağduru Yükümlü Olmadığı Bir Şeyi Yapmaya Zorlama Şeklinde Şantaj Suçu, failin hak sahibi veya yükümlü olduğu bir eylemi yapacağı veya yapmayacağı doğrultusunda, mağduru ''yükümlü olmadığı bir eylemi'' gerçekleştirmesi gayesi ile tehdidi halinde söz konusu olmaktadır.

c) Haksız Çıkar Sağlamaya Yönelik Şantaj Suçu, failin hak sahibi veya yükümlü olduğu bir eylemi yapacağı yahut yapmayacağı doğrultusunda, mağdurdan ''haksız çıkar sağlama'' gayesi ile tehditi halinde ortaya çıkmaktadır.

          Maddenin ikinci fıkrasında ise, şeref ve saygınlığa zarar verecek hususların açıklanacağı veya isnat edileceği tehditi ile şantaj suçu hüküm altına alınmıştır. Bu kapsamda gerçekleşen tehdit karşılığında ''kendisine veya başkasına yarar sağlama'' kastı aranmaktadır.

          Suçun oluşması için, maddede gösterilen her şantaj suçu tipi için, mağdurun istenilen davranışta bulunmuş olması yahut beklenen yararın gerçekleşmesi aranmamaktadır. Mağdura yönelik zorlayıcı fiil yahut ibarelerin, mağdura ulaşmış olması suçun oluşması için yeterlidir. Buna karşın maddenin lafzından da anlaşıldığı üzere, mağdurun belirli bir davranışı yapması veya yapmaması doğrultusunda zorlama yahut yarar sağlama amacı olmaksızın gerçekleşen eylemler, hükümde aranan ''kast'' ın meydana gelmemesi sebebiyle suçun oluşmasını engelleyecektir. 

          Tehdit suçunun özel bir şekli olan şantaj suçu, şikayete tabi suç değildir. Bu doğrultuda, eylemden herhangi bir şekilde haberdar olan savcılığın kendiliğinden soruşturmaya başlaması gerekmektedir. Buna karşın, Türk Ceza Kanunu 66 ıncı madde uyarınca suçun dava zamanaşımı süresi 8 yıl olması sebebiyle, zamanaşımının dolması sebebiyle soruşturmanın başlatılamaması halinin bertarafı için, süre dolmadan işlenen suç savcılığa bildirilmelidir. 

          Uygulamada sıkça karıştırılan tehdit suçu ve şantaj suçu arasındaki fark, şantaj suçunda, tehdit suçunun aksine, yapılan tehdit karşılığında, mağdurun bir eylemi yapmasına yahut yapmamasına zorlama veya mağdurdan yarar sağlama kastının mevcudiyetidir. Bu kapsamda tehdit suçunun özel bir görünümü olan şantaj suçunun koşulları varsa, fail öncelikle şantaj suçunu düzenleyen TCK md. 107/2 gereği cezalandırılmalıdır.

          Son olarak önemle belirtmek isterim ki, Türk Ceza Kanunu madde 107 de düzenlenen şantaj suçunun meydana gelmesi halinde, maddede gösterilen yaptırım, lafzından da anlaşılacağı üzere seçimlik değildir. Bu kapsamda suçun meydana gelmesi halinde, fail hapis cezası ve adli para cezasına birlikte çarptırılacaktır.

Yargıtay Kararları

Mağdurun rızasıyla çekilmiş olsa dahi cinsel içerikli görüntülerin daha sonra mağdurun rızası dışında internette ifşa edileceği ve eşine gösterileceği tehditi, mağdurun şeref ve saygınlığına zarar verecek mahiyette olan bir hususun açıklanması tehditi oladuğundan fail TCK’nın 107/2 maddesi gereği şantaj suçu ile cezalandırılmaldır [ Yargıtay 4. Ceza Dairesi - 2015/17575 karar ]

Sanık kendisini başka bir isimle tanıtıp mağdurları aramış, mağdurlardan para istemiş, para verilmediği takdirde mağdurlara ait özel çıplak fotoğrafları yayınlayacağı tehdidinde bulunmuştur. Sanığın davranışları bir bütün olarak değerlendirildiğinde TCK 107. maddede düzenlenen şantaj suçu hükümleri değil, yağma suçuna teşebbüs hükümleri uygulanmalıdır
[ Yargıtay 6. Ceza Dairesi - 2010/7967 karar ]

“Sanığın, katılana, istediği parayı ve yiyeceği getirmediği takdirde (eşcinsel olduğunu heryerde söyleyeceğim) demek biçimindeki eyleminin TCY’nın 192. maddesine uyabileceği gözetilmelidir.” [ 4.CD. 22.12.1997, 10921/11515 ]